Çocukken Para Kazanmak İçin Kullandığımız 10 Komik Yöntem
Seksenlerin sonunda ve doksanların başında çocukluk geçiren neslimizin kendine has o kadar çok güzel yanları var ki. Özellikle sokakta geçirdiğimiz onca güzel anının damağımızdaki tadı hala gitmemiştir. Her mahallenin kendine özel `arkadaşlık` ortamlarının olması, mahalleler arası turnuvalalar, ağaca dalmak için çete halinde dolaşarak macera peşinde koşmalar. İşte bu güzel ve melankolik anıların yanında bir de kapitalizmi ufak yaşta öğrenmemize sebep veren ve belki de şuan ki hırslarımızın temelini oluşturan `para` kazanma hatıralarımız da yok değil... Sizin için bu mini kapitalist hatıralarımızı derledik.
1. Bayram Harçlığı Kovalamak
Hatıralarımız arasında bize en basit para kazanma yöntemi olarak gözüken bayram harçlıklarıdır. Haftalar öncesinden kazanılacak paraların hayali kurulur ve o para ile yapılacakların listesi çoktan hazırdır. Akrabalardan alınan paraların değeri ve bütçesi farklı olsa da mahallede genelde şeker dağıtan komşuların yanında her gelene para veren teyzelerin ayrı bir önemi vardır. Nedense oradan alınacak 1 TL göze daha hoş gelir.
2. Eskiciye Satılan Ve Satılması İçin Biriktirilen Eşyalar
Hatırlıyorsunuz değil mi? "Eskiler alırıııııım eskiciyaaaa" sesleri her gün mahallemizde inlerdi. Çocukluğumuzda eskisi ve hurdacıları bir kazanç kapısı olarak geçirdiğimiz yıllar mevcuttur. Bazen yolda topladığımız demirleri, bazen inşaatlardan çaldığımız çivileri verirdik eskicilere. Ama mıknatıs ile tutulamayan kola kutularının da dönemini bilmeyen yoktur. Çünkü her eskisi o alüminyum kutulara daha fazla öderdi.
3. Depozitolu Şişe Furyası
Kendi evinizdeki depozitolu şişeler hiçbir zaman size yetmemiştir. Mahallede hep bir depozitolu şişe arayışına girilirdi. Aslında şimdi dönüp baktığımızda, cam olan şişelerin depozitoları bir derece anlamlı da, Coca Cola'nın bir zamanlar plastik ve kalın şişelerine de depozito yapması gerçekten ilginç
4. Ateri Kaset Borsacılığı
Şimdiki brokerların ve borsacıların çocukken neler yaptığını tahmin etmek pek de zor olmasa gerek. Hatırlarsınız ateri kasetlerinin 999999999 in 1 olanlarının dışın da bir de gerçekten zor bulunanları vardı. Goal olsun Tsubasa olsun bu tür kasetleri elinde bulunduran çocuklar her zaman nakite biraz daha yakın olmuşlardır.
5. Eğer Fenerbahçeli Olursan Sana Para Vericem
İşte buna cazip teklifleri değerlendirmek denir. Tuttuğunuz takımı değiştirmek için bir mahalle büyüğünün veya eve misafirliğe gelen akrabanın ısrarlarına, para karşılığı tekliflerine açık olmak zamanın çocuklarına iyi cirolar yaptırmıştır. Kimse aslında tuttuğu takımı değiştirmez ama konu gündemden düşene kadar, paranın cepten çıkma riski azalana kadar da sesini çıkartmaz.
6. Buz Gibi Soğuk Sudan İçen!
Mahalle aralarında veya haftada bir olan pazarlarda su satmaya çalışmak çocukluğumuzun en büyük heveslerindendir herhalde. Sürahilere doldurulmuş buzlu suları satmaya çalışmışlık, özellikle Garanti bankasının reklamı olan: Su su soğuk su, su vereyim mi abi? repliği hafızalarımızdan hala çıkmamıştır.
7. Komşuların Siparişlerine Yardımcı Olmak
Aile tarafından bakkala gönderilmek pek hoşa gitmediyse de, her çocuk mahallede bakkal için sarkıtılan sepete sempati duymuştur. Özellikle ekmeği, sütü getirdikten sonra üstü sende kalsın çocuğum cümlesini duyma umudu adeta hayata tutunma sebebidir.
8. Kabloları Yakıp Satmak
O yaşta bu kadar çok kabloyu nereden bulurdu çocuklar anlamak gerçekten güç. Fakat bakır kabloları yakarken çıkan mavi alev hala garip bir tecrübe olarak hatırlanır. Hurdacıya demir satmanın daha üst seviyesidir kablo satmak, hem daha da çok para kazandırırdı.
9. Ufak Hırsızlıklar Yapmak
Yanlış anlamayın öyle gasp veya eve girmeli hırsızlıklar değil. Neredeyse her çocuk o dönemlerde biriktirdiği ciklet stickerları için olsun, futbolcu kartlarına daha hızlı sahip olabilmek için olsun ufak hırsızlıklar yapmıştır. Mahallenin bakkalının göz yumduğu bazen 3-4 kişilik ekipler halinde yapılan ufak operasyonlar. Yakalanıp travma yaşayanlar ise bu kleptomaniden çok daha hızlı kurtulmuşlardır elbette *
10. Büyük Sünnet Düğünü Vurgunu
Ailesi tarafından sünnet düğünü yapanlar bilir bu kara buhranı. Düğün sırasında malum acının düşüncesini unutturur insana. O kadar çok para takılıyordur ki, 2 tane bisiklet alıcam, bir tanesi kontra olacak şeklinde fanteziler dahi kurulur. Ama düğünden sonra poşete doldurulmuş paraları bir daha uzaktan dahi göremezsiniz. Anne ve baba gelecek paranın planlarını çoktan yapmıştır.